İzmir’in Göztepe semtinde yaşanan trajik bir trafik kazasında hayatını kaybeden Barış Yılmaz’ın davasında önemli bir gelişme yaşandı. Özellikle genç yaşta hayatını kaybeden Barış’ın ailesi ve sevenleri için büyük bir kayıp olan bu olay, ardından gelen hukuki süreçle birlikte Türkiye gündeminde yer bulmuştu. Mahkeme, Barış’ın ölümüne sebep olan sürücüye verdiği ceza ile ilgili çıkan istinaf kararını geçtiğimiz günlerde duyurdu. Bu karar, toplumda derin üzüntü ve öfke yarattı.
Barış Yılmaz, 2022 yılı Temmuz ayında Göztepe’de bir trafik kazasında hayatını kaybetmişti. Barış’ın ölümüne neden olan sürücü, olay sonrası tutuklanmıştı. İlk duruşmada mahkeme, sürücüye 5 yıl hapis cezası vermişti. Ancak, Barış'ın ailesi bu kararın yetersiz olduğunu düşünerek istinafa başvurmuştu. İstinaf mahkemesi, yerel mahkemenin verdiği kararı inceledikten sonra, tepkileri artıran bir karar vererek ilk mahkeme kararını onayladı. Göztepeli Barış’ın ailesi, davanın başından beri hukukun eksik işlediğine dair endişelerini dile getirmişti ve istinaf sürecinin sonuçları, bu endişeleri daha da tetikledi.
Barış’ın ölümü, yalnızca ailesini değil, Göztepe’nin yerel halkını ve toplumsal dinamiklerini de derinden etkiledi. Birçok vatandaş, kazanın ardından sosyal medyada Barış için adalet arayışını sürdüren kampanyalara katıldı. Bu kampanyalarda “Adalet için Barış” sloganı ile insanlara çağrıda bulunuldu. Gençlerin sokaklarda hayatlarını kaybetmeleri, özellikle trafik güvenliği konusundaki eksikliklerin ve yetersizliklerin bir kez daha gündeme gelmesine neden oldu. Hükümet yetkilileri ve belediye, bu tür kazaların önlenmesi için gereken önlemleri alacaklarına dair açıklamalar yapmış, ancak halk bu açıklamalara güvensizlik beslemekte.
Barış’ın ailesi ise yaşadıkları acıyı dile getirerek, yalnızca kendi çocukları için değil, tüm gençler için bir şeyler yapılması gerektiğini vurguladı. Bu olay, Türkiye'de trafikteki can kayıplarının daha fazla gündeme gelmesine ve yüksek sesle istemekledikleri “daha güvenli yollar” talebine yol açtı. Son gelişme ile birlikte daha fazla kişi, savcı ve avukatların talepleri ile hukukun yeterli işlemediği konusunda farkındalık yaratma çabalarını sürdürmeye başladı. Barış’ın davası, yalnızca bir bireyin kaybı değil, aynı zamanda bir toplumun güvenlik ve adalet arayışının sembolü haline geldi.
Sonuç olarak, Göztepeli Barış’ın ölümüyle ilgili davada verilen istinaf kararı, toplumda büyük yankı uyandırdı ve adalet arayışının hız kesmeden devam edeceği anlaşıldı. Barış’ın mağduriyetinin yalnızca ailesiyle sınırlı kalmayacağı ve toplumun geniş kesimlerinde etkilerini hissettireceği aşikar. Bu dava, Türkiye’de trafik güvenliğini ve adaleti sorgulatan bir yüzleşme olayı olarak tarihe geçeceğe benziyor.